Yazmak aslında başlamak değil mi? her cümle her satır bir başlanğıç. Bazen yazarken sözün nerde biteceğinden çok nerde başlayacağını düşünürsünüz. Sessiz gecelerin sabaha dönmesini beklemek gibidir dilinden çıkacakların kağıda geçerken geçen zamanı bazende bir kuşun ilk kanat çırpması gibi meraklı ama korkak. Yazacağın bir el ile gönülün ortaklığını yazacağım bazende olmayan gönüllerin inceleğini yazacağım. Düşünmek okuyanlar için vakit alacak. Zamanı nerde başlatmak mı yoksa nerde bitimek mi arasında gidip gelecek bir sözün son şahidi olacaksınız. Takip bir boşlukta çıkış ışığı ile bir boşluğa sürüklenişin tam ortasıdır. Burasının ne olacağına siz karar verin.....

22 Mayıs 2011 Pazar

SENİ DÜŞÜNDÜM SENİN BENİ DÜŞÜNMEDİĞİNİ BİLEREK…


Bugün yine her gün gibi seni düşünüyorum senin beni aklına bile getirmediğini bilerek. Başımdaki ağrıların karnımdaki ile birleşip böyle bir eziyetin adının aşk olduğunu öğrenerek. Benden gideli ne kadar oldu neden gittin neyimi gördün diye soruyor bu aciz vücut kendine. Ben ne yaptım nerde yanlış yaptım diye haykırıyor bu haykırışlarını kendi bile duymuyor. Sana anlattıklarımı yalandan dinleyeli kaç zaman geçtiğini bilmeden sana konuşmuşum. Bu sevda ile bağlandığın yürekteki yerine geri gelmeye ne zaman çalışacaksın? Ne zaman ben geldim diyeceksin? Ne zaman ben yanlışlardan döndüm geliyorum ömrüm diyecekin? Gel nazlı dilber ben sende başladım yine sende bitiyorum. Gel beklemekten yaralar bağlayan yüreğimin baypasını yapmaya gel. Gel bana olan sözlerin başkasını olduğunu öğrendiğinde yıkılan benliğimin sahibi olmaya gel. Bu yazdıklarımın hikaye gibi gelse de kulağına içimde akan kanın son damlaları bunlar. Bekliyorum buluşacağımız günün mutluluğunu, rüyalarıma giriyor o güzel gülüşün hayallerimi süslüyor o güzel bakışın. Bakışlarında kalan hüznümün mutluluğa dönüşünü bekliyorum. Özledim ilk günlerimizi özledim, seni mutlu mesut ettiğim günleri özledim. Yaşadığımız baharın yağmurlarını özlediğim açan çiçeklerin sen gibi kokmasını özledim kuşların sen gibi şakımasını özledim. Beyninden çıkıp kalbine düşmeyi özledim. Beni yaban ellerde bırakmaya değer miydi? Bana yapma dediklerini yapmaya değer miydi? Beni ateşsiz yakmaya değer miydi?  Bekliyorum tüm gururumu, nefsimi, benliğimi, hırsımı, ihtirasımı bir yana bırakmış bir sözünü bekliyorum. Beni ben diye yeniden sevmeni bekliyorum. Konuştuklarının, yazdıklarının, hissettiklerinin benle başladığını duymak için bekliyorum. 

Artık yaralamamak için kimseyi yazmıcam ve susuyorum. Senin gelişine kadar susuyorum. Mutlulukla yazmak için susuyorum. Sensizliğe, Sevgiye ve Aşka susuyorum …


BU NAMLERDE Mevlana'DAN 
Gevher HATUNA (İLK EŞİ) 

Zaman geçer… İnsan geçer… Dünyada her şey geçer; zaman öyle bir zaman olur ki sevda da zamana ayak uyduramaz. Gönül sevdada geçer, gönül yar geçer. Çok değil, sadece birazcık mevsim geçer, sıcak gelir, kış gelir; bahar geçer… Taşın yanında ağır olduğunu, ateşin ancak düştüğü yeri yaktığını yeni örgendim. Aşk da ateş mi demektir, hani her düştüğü gönlü yakar ya… Mevsimlerden göz yaşı değil henüz, mevsim aşk mevsimi. Ey sevdamın gül hatunu beşinci mevsimim sensin, sen sadece sen değilsin, bensin; bendensin, benimsin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder